Azınlıkça
Sayı:47
Mayıs 2009
Azınlığımızın dernekleşme özgürlüğü meselesi neredeyse son otuz yıldır kamuoyunu meşgul ediyor ve öyle görünüyor ki, etmeye de devam edecek.
Yargı çevrelerinin dillerine pelesenk etmiş oldukları biz söz var, o da yargının bağımsız ve tarafsız olduğu veya olması gerektiği. Fakat bir yargı düşünün aynı konuyla ilgili bölgelere göre farklı içtihatlarda bulunup birbirinden farklı kararlar verebiliyor; üstelik aynı konuda.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yunanistan’ı dernekleşme özgürlüğünü ihlâl ettiği gerekçesiyle mahkûm ededursun, yargının AİHM’nin kararlarını kaale almaya niyeti pek yok gibi.
Diğer yandan son yıllarda azınlık içerisinde kültürel faaliyetleri barındıran birçok yeni dernek kuruldu. Neredeyse her köyde sportif veya kültürel etkinlikleri yayma amaçlı dernek veya birliğin kurulmasına izin verildi.
Fakat gel gelelim bazı yargı mensupları hiç çekinmeden sığ düşünceli kararlar verebiliyorlar. İskeçe ve Rodop illerinde “azınlık” kelimesini içeren ve kurulmasına izin verilen eğitim ve kültür derneklerinin bugün için Evros ilinde kurulmasına izin verilmiyor. Gerekçe ise isminde “azınlık” kelimesinin olması.
Bilindiği üzere geçenlerde “Batı Trakya Azınlığı Güney Meriç Kültür ve Eğitim Derneği”nin kuruluş dilekçesi Dedeağaç Mahkemesi tarafından reddedildi. Gerekçe “azınlık” kelimesiyle hangi azınlığın kastedildiğinin belli olmadığı şeklinde açıklandı. Rodop ve İskeçe illerinde ise isminde “azınlık” kelimesi bulunan birçok kültür ve folklor dernekleri kuruluyor.
Rodop ilinin Şapçı kasabasında geçen yıl kurulan “Şapçı Azınlık Kültür ve Folklor Derneği” bunlardan en yeni olanı. Fakat 30 kilometre mesafedeki Evros ilinde yargı, isminde “azınlık” kelimesi bulunan benzer bir derneğin kurulmasını reddediyor.
İşin enteresan tarafı, Evros ilinde 1997 yılında kurulan ve isminde “azınlık” kelimesini bulunduran “Azınlık Seçek Eğitim ve Kültür Derneği” var ve bu dernek faaliyetlerini aralıksız olarak sürdürüyor. Şimdi aynı ilde benzer bir derneğin kuruluş dilekçesi ise reddediliyor. Gerekçe ise saçma, çünkü bırakın azınlık derneğini veya herhangi bir azınlık sivil toplum örgütünü, bölgedeki azınlık köylerinde faaliyet gösteren bütün ilkokullar bile “azınlık ilkokulu” diye bizzat devletin kendisi tarafından resmî olarak adlandırılıyor. Kuruluş dilekçesini reddeden hâkim, eğer “azınlık” kelimesinden kimlerin kastedildiğini anlayamıyorsa, Milli Eğitim ve Dinişleri Bakanlığı’na bölgedeki ilkokulların neden “azınlık” ilkokulu diye adlandırıldığını sorabilir!..
Yargının siyasallaşmadan bağımsızlığını koruması gerekir. Yargı, vatandaşlara eşit davranmak zorundadır. Herkes istediği şekilde kendi derneğini kurabilmelidir. Öncelikle kendini “Pomak” ve “Çingene” olarak adlandırmak isteyene nasıl saygı duyulması gerekiyorsa, “Türk” veya “azınlık” olarak adlandırmak isteyene de saygı duyulmalı ve bu saygı ilkesi örgütlenme özgürlüğüne de yansıtılmalıdır.
Öncelikle yargı, kendisini “azınlık” veya “Türk” olarak tanımlamak isteyenleri de saygıyla karşılamalı ve dernekleşme alanında bu saygı ilkesinden ayrılmamalıdır. Eğer bir grup azınlık bireyi “Türk” veya “azınlık” ismi altında dernek kurmak istiyorsa, kurabilmelidir. Evros ilinde Dedeağaç Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar, yanlış olduğu kadar dayanaksız ve mesnetsiz bir karardır. Bugün için bölgede “azınlık” isminden hangi azınlığın kastedildiğini anlamamak mümkün müdür?
Sonra Rodop ve İskeçe illerinde “azınlık” kelimesini içeren derneklerde azınlık dendiği zaman hangi azınlığın kastedildiği anlaşılıyor da, aynı tanımlama Evros ilinde yapıldığı zaman mı anlaşılmıyor? Peki Evros’taki “Azınlık Seçek Eğitim ve Kültür Derneği”nin ismindeki “azınlık” kelimesinden ne anlamamız gerekiyor? Demek ki, Dedeağaç Mahkemesi’nin kararı tarafsızlık ilkesinden uzak, daha çok siyasî bir karar niteliği taşıyor.
Dileğimiz hiç bir zaman, bir anlığına bile olsa, yargının tarafsızlık ilkesinden uzaklaşmaması ve her zaman bu çerçevede kararlar almasıdır.
*
Sayı:47
Mayıs 2009
Azınlığımızın dernekleşme özgürlüğü meselesi neredeyse son otuz yıldır kamuoyunu meşgul ediyor ve öyle görünüyor ki, etmeye de devam edecek.
Yargı çevrelerinin dillerine pelesenk etmiş oldukları biz söz var, o da yargının bağımsız ve tarafsız olduğu veya olması gerektiği. Fakat bir yargı düşünün aynı konuyla ilgili bölgelere göre farklı içtihatlarda bulunup birbirinden farklı kararlar verebiliyor; üstelik aynı konuda.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yunanistan’ı dernekleşme özgürlüğünü ihlâl ettiği gerekçesiyle mahkûm ededursun, yargının AİHM’nin kararlarını kaale almaya niyeti pek yok gibi.
Diğer yandan son yıllarda azınlık içerisinde kültürel faaliyetleri barındıran birçok yeni dernek kuruldu. Neredeyse her köyde sportif veya kültürel etkinlikleri yayma amaçlı dernek veya birliğin kurulmasına izin verildi.
Fakat gel gelelim bazı yargı mensupları hiç çekinmeden sığ düşünceli kararlar verebiliyorlar. İskeçe ve Rodop illerinde “azınlık” kelimesini içeren ve kurulmasına izin verilen eğitim ve kültür derneklerinin bugün için Evros ilinde kurulmasına izin verilmiyor. Gerekçe ise isminde “azınlık” kelimesinin olması.
Bilindiği üzere geçenlerde “Batı Trakya Azınlığı Güney Meriç Kültür ve Eğitim Derneği”nin kuruluş dilekçesi Dedeağaç Mahkemesi tarafından reddedildi. Gerekçe “azınlık” kelimesiyle hangi azınlığın kastedildiğinin belli olmadığı şeklinde açıklandı. Rodop ve İskeçe illerinde ise isminde “azınlık” kelimesi bulunan birçok kültür ve folklor dernekleri kuruluyor.
Rodop ilinin Şapçı kasabasında geçen yıl kurulan “Şapçı Azınlık Kültür ve Folklor Derneği” bunlardan en yeni olanı. Fakat 30 kilometre mesafedeki Evros ilinde yargı, isminde “azınlık” kelimesi bulunan benzer bir derneğin kurulmasını reddediyor.
İşin enteresan tarafı, Evros ilinde 1997 yılında kurulan ve isminde “azınlık” kelimesini bulunduran “Azınlık Seçek Eğitim ve Kültür Derneği” var ve bu dernek faaliyetlerini aralıksız olarak sürdürüyor. Şimdi aynı ilde benzer bir derneğin kuruluş dilekçesi ise reddediliyor. Gerekçe ise saçma, çünkü bırakın azınlık derneğini veya herhangi bir azınlık sivil toplum örgütünü, bölgedeki azınlık köylerinde faaliyet gösteren bütün ilkokullar bile “azınlık ilkokulu” diye bizzat devletin kendisi tarafından resmî olarak adlandırılıyor. Kuruluş dilekçesini reddeden hâkim, eğer “azınlık” kelimesinden kimlerin kastedildiğini anlayamıyorsa, Milli Eğitim ve Dinişleri Bakanlığı’na bölgedeki ilkokulların neden “azınlık” ilkokulu diye adlandırıldığını sorabilir!..
Yargının siyasallaşmadan bağımsızlığını koruması gerekir. Yargı, vatandaşlara eşit davranmak zorundadır. Herkes istediği şekilde kendi derneğini kurabilmelidir. Öncelikle kendini “Pomak” ve “Çingene” olarak adlandırmak isteyene nasıl saygı duyulması gerekiyorsa, “Türk” veya “azınlık” olarak adlandırmak isteyene de saygı duyulmalı ve bu saygı ilkesi örgütlenme özgürlüğüne de yansıtılmalıdır.
Öncelikle yargı, kendisini “azınlık” veya “Türk” olarak tanımlamak isteyenleri de saygıyla karşılamalı ve dernekleşme alanında bu saygı ilkesinden ayrılmamalıdır. Eğer bir grup azınlık bireyi “Türk” veya “azınlık” ismi altında dernek kurmak istiyorsa, kurabilmelidir. Evros ilinde Dedeağaç Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar, yanlış olduğu kadar dayanaksız ve mesnetsiz bir karardır. Bugün için bölgede “azınlık” isminden hangi azınlığın kastedildiğini anlamamak mümkün müdür?
Sonra Rodop ve İskeçe illerinde “azınlık” kelimesini içeren derneklerde azınlık dendiği zaman hangi azınlığın kastedildiği anlaşılıyor da, aynı tanımlama Evros ilinde yapıldığı zaman mı anlaşılmıyor? Peki Evros’taki “Azınlık Seçek Eğitim ve Kültür Derneği”nin ismindeki “azınlık” kelimesinden ne anlamamız gerekiyor? Demek ki, Dedeağaç Mahkemesi’nin kararı tarafsızlık ilkesinden uzak, daha çok siyasî bir karar niteliği taşıyor.
Dileğimiz hiç bir zaman, bir anlığına bile olsa, yargının tarafsızlık ilkesinden uzaklaşmaması ve her zaman bu çerçevede kararlar almasıdır.
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder